26 Mart 2011 Cumartesi

Hagi de Gider...

Ve beklenen oldu Hagi’nin de görevine son verildi. Bir sezon bitmeden iki hoca yollayarak herhalde kulüp rekoru kırmıştır Galatasaray. Oyunculuğuna dair kötü bir söz söyleyenin karşısında olduğum kadar antrenörlüğünü öven tüm sözlerinde karşısındayım. İkinci antrenörlük dönemi biten Hagi, ilk döneminden de başarısız oldu. Yıldız futbolcu olmak iyi antrenör olmayı sağlamıyor maalesef.

Frank Rijkaard’ın gönderilmesi ne kadar yanlışsa Hagi’nin gelmesi bir o kadar yanlıştı. Rijkaard’ı gönderen nedenler çok açık ortadaydı. Bu hafta Baros’un da dilendirdiği gibi takım içinde köstebekler var. (Ben soysuzlar diyorum.) Rijkaard’ı gönderen bu köstebekler durmadılar ve Hagi’nin gönderilmesine katkıda bulundular. Ama bu sefer tek sebep onlar değil.

İlk geldiği günlere dönersek, Ekim ayında takımın başına geçen Hagi ilk icraat olarak disiplinsiz hareketleri yüzünden Misimovic’i süresiz kadro dışı bırakmasıydı. Transfer sezonunun son günlerinde takıma katılan ve alışma süresini yeni yeni atlatıp, tam performansını göstereceği zaman kadro dışı bırakıldı Misimovic. Hagi’nin ilk maçı Fenerbahçe ile Şükrü Saraçoğlundaydı.. Kan değişiminin gazıyla maça çıkan Galatasaray maçtan beraberlikle ayrıldı. Maalesef bu bir başarı olarak lanse edildi ve takımın düzeleceği düşünüldü. Ama haftalar geçtikçe takım puan kayıplarına devam etmeye başladı. Hatta maç kazanamaz oldu. Fatura kalecilere kesildi ilk başta ve ara transfer de Zapata getirildi.

Fenerbahçe de defalarca af edilmesine rağmen disiplinsizlikleri yüzünden gözden çıkarıla Colin Kazım’ı transfer edilmesi tepkiyle karşılandı. Misimovic’i sakız çiğnedi diye gönderen zihniyet Colin Kazım’a nasıl kucak açtı anlamak güç. Ardından Bogdan Stancu getirildi takıma. Bu transferin üstünde de bir çok spekülasyon yapıldı. Stadyum değişikliği de bu döneme denk geldi. Yapımında yaşanan sıkıntılara ek açılışta yaşanan tartışmalar iyice ortalığı karıştırdı. Adnan Polat’ın protestocu taraftarları bir kele avcısı edasıyla arayıp bulacağını söylemesi bardağı iyice taşırdı. En son hedefteki adamlardan Adnan Sezgin görevinden uzaklaştırıldı zar zor. Bu arada elinde kalan Türkiye kupasını da Gaziantep’e elenerek yitiren Galatasaray tarihinin en karanlık dönemini yaşamaya başladı.

Hagi’nin de yönetim ve taraftarla sorunları baş göstermeye başladı. “Delikanlı olan karşıma geçip konuşur” sözleri sonun başlangıcı oldu. Her şey Fenerbahçe maçına kalmıştı. Ama bir hafta önce yapılan Ankaragücü maçında 2 farkla öndeyken maçı 3-2 kaybedince Fener maçı da kurtaramayacağı belli oldu. Yine öne geçilerek verilen bir maçın ardından Galatasaray 1 – Fenerbahçe 2 olarak yazıyordu TT Arena’nın skor tabelasında.

Sonuç pazartesinden itibaren yazılı görsel ve sosyal medyaya düşen “Hagi gönderildi” haberleri doğrulanmadı günlerce. Herkesin beklediği haber dün geldi ve bir dönem daha bitti. Şimdi ne olacak? Takımın başına Bülent Ünder getirilirken yardımcılığını Tugay Kerimoğlu yapacak. En önemli gelişme bence Cüneyt Tanman’ın A Takım Sportif Direktörlüğüne getirilmesi oldu. Cüneyt futbolcuğu bıraktığından bu yana kaptansız bir takımımız var bence. Eski nesil kaptanların sonuncusuydu Cüneyt. Takımı toplar ağabeylik yapar, sinirler gerildiğinde takımı sakinleştirir ve yön verildi. Günümüzde kaptanlar kavgaya önde gidiyor maalesef. Bu sebeple Cüneyt Tanmam karanlık bir dönemde bir mum ışığı gibi. İnşallah efsaneleri teker teker karanlığa çeken bu düzen Cüneyt’i de yutmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder