22 Haziran 2011 Çarşamba

Güle Güle Çoşkun Hoca

Türkiye Milli Takımı ve Galatasaray'ın unutulmaz futbolcusu ve antrenörü Coşkun Özarı bu gün aramızdan ayrıldı. Galatasaray'a ve Türk Futboluna verdiğin emekler için minnettarız. Işıklar içinde uyu...

İnternet de dolaşırken gördüğüm bir fotoğraf. Futbol Bizim Dünyamız isimli kitabın kapağı. Kapaktaki fotoğrafta Gündüz Kılıç, Eşfak Aykaç ve Çoşkun Özarı yan yana duruyorlar. Artık üçü de bir araya geldiler başka bir dünyada...

Coşkun Özarı : 1931-2011

Galatasaray Lisesi mezunu olan Coşkun Özarı 1931 yılında doğdu. 1953 yılında Galatasaray'da futbola başladı.

Coşkun Özarı, Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra kendini Galatasaray takımının hücum çizgisinde buldu. 13 yıl boyunca Galatasaray'ın yanı sıra milli takımda da defansın belkemiği olan Özarı, çetin oyunculuğu ve yumuşak huyuyla tanındı. Özarı'nın defanstaki liderliği, Gündüz Kılıç'ın koçluğu, Turgay Şeren'in kaleciliği ve Metin Oktay'ın hücum gücü ile birleşince, bu durum takımı sayısız şampiyonluğa ve Türkiye Kupası zaferlerine taşıdı.

Özarı'nın oyuncu olarak kariyeri, antrenör olma tutkusu yüzünden erken sona erdi. 1954-55, 1955-56 ve 1957-58 sezonlarında takımın İstanbul Ligi Şampiyonluğu'nu yaşadığında Coşkun Özarı orta sahanın ve savunmanın sağında görev yaptı. 5 kez A Milli Takım'da oynayan Özarı, futbolu 29 yaşındayken bıraktı. 1961 yılında, İngiltere'de efsanevi koç Winterbottom'ın başkanlığındaki koçluk seminerine katıldı. Yurda döndüğünde Galatasaray'ın yardımcı antrenörü oldu. Üç yıl sonra da yardımcılığını yaptığı Gündüz Kılıç'ın görevini devraldı. Özarı, daha sonra da A Milli Takım'ın antrenörlüğünü yaptı.

Coşkun Özarı takımı dört kez şampiyonluğa taşıdı. 1965 yılında milli takıma antrenör olarak atandığında milli düzeydeki çalışması yaklaşık on yıl sürdü. Antrenörlük kariyerini 1986'da noktalayarak spor yazarı oldu. Hocaların hocası olarak da anılan Coşkun Özarı, birçok gazetede köşe yazarlığı yaptı.


Kaynak: http://www.galatasaray.org/kulup/haber/10384.php

13 Haziran 2011 Pazartesi

Adamın Abdalı Kaleci Olur (SPOR KÜTÜPHANE)


Kaleciler futbolun yalnız adamlarıdır. Sunay Akın “ Doksan dakika sahada olup da oyun boyunca arkadaşlarına sırtını dönmeyen tek kişi, kalecidir” der. Kendisi de kaleci eskisidir, nice yazar, sanatçı ve siyasetçinin olduğu gibi. Gençlik yılarında kalecilik yapan birçok yazar, kitapların da kalecilikten bahsetmiştir.

“Adamın Abdalı Kaleci Olur”, seksenli yıllarda Samsunspor ve Milli Takımın kalesini koruyan, günümüzde ise kaleci antrenörlüğünün yanında yazarlık da yapan Fatih Uraz’ın üçüncü kitabı. Hacettepe, Boluspor, Sitespor, Samsunspor, Beşiktaş, Kayserispor, Konyaspor ve Gaziosmanpaşa takımlarının formasını giyen Fatih Uraz, 1989 yılında Samsunspor takım otobüsünün geçirdiği kaza sonucu futbol yaşantısı sekteye uğrar ve kariyeri düşüşe geçer.


Seksenli yıllar da sayısı günümüze göre hayli fazla olan okumuş futbolculardandır. Gazi Üniversitesi İktisat Fakültesinden mezun olmuştur. ABD’de Virginia ile George Mason Üniversitelerinin kaleci kamplarını yönetmiş ve antrenörlük yapmıştır. Günümüzde ise çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yapmaktadır.

Yazar “Adamın Abdalı Kaleci Olur” kitabı ile tabiri caizse kaleciliğin kitabını yazmış. Tecrübelerini entelektüel kişiliği ile birleştirip kalecilik ve futbol eksenin de okuyucuya aktarmaktadır. Kalecilerin giydikleri formalardan ruh hallerine, başarılarından başarısızlıklarına uzanan birçok hikâye ve anı kitabın konuları içerisinde yer almakta. Kitap, ünlü kalecilerin hayatlarından kesitleri, yapılan kaleci hataları, bu hatalara ve eksikliklere verdiği çözüm önerileri ve kaleci adaylarının öğrenmesi gereken bir çok önemli bilgiyi içermekte.

Ülkemizde spor ve futbol konulu basılı yayınlar batılı ülkelere nazaran az sayıda maalesef. Son birkaç senedir, yabancı kaynaklı kitapların Türkçeye çevrilmesi ve ülkemizdeki yazarların bu konuya eğilmeleri sayesinde umut verici gelişmeler yaşanmaktadır. Henüz yeterli miktarda kaynağa ulaşmasakta ileriki dönemde açığı kapata bileceğimizi düşünüyorum.


Amatör bir kulüpte genç takım seviyesine kadar oynadığım bu özel mevki hakkında birçok yeni bilgi edindim. Hali hazırda birkaç ayda bir halı sahalarda sürdürdüğüm kaleciğime katkı sağlayacak ipuçları da aldım.

Kaleci futbolun en önemli iki mevkiinden biridir. Ünlü spor adamı Serpil Hamdi Tüzün oyuncuları üçe ayırdığını söyler. “Kaleciler, golcüler ve diğerleri”. Rıdvan Dilmen de televizyon programlarında “atan ve tutan” deyimini çok sıklıkla kullanmaktadır. Kalecilik o kadar önemli bir mevkidir ki en ufak bir hatayı kaldırmaz. Doksan dakika gösterilen muhteşem performansı elden kayan bir top yerle bir eder. Bu yüzden akıllı işi olarak görülmez kalecilik. Kitap bir insanın neden kaleci olmak istediğine ve ne tür bir duygu hali içinde olduğunu da okuyucuyla paylaşıyor. Kalecilerin aptal mı yada abdal mı olduğunu okuduğunuz zaman karar vereceksiniz.

Kitabın arka kapak yazısından kısa bir alıntı:
İngiliz futbol kültüründe kalecilerin (bir de sol açıkların!) hafif deli olduğuna inanılır. “Adamın aptalı kaleci olur” diye bir söz de var. Öyle ya, kim gönüllü yapar bu mesleği? Bir anlık bahtsızlığın ya da tümüyle çaresiz bir golün, sayısız mükemmel kurtarışla kazanılmış alkışları anında unutturuvermesini kim sineye çeker? Ama “aptal” yerine “abdal” demeliyiz galiba. Dünyadan ve benliğinden geçmiş ermiş kişilere, derviş gönüllülere dendiği gibi…

İletişim Yayınları Futbol Dizisinden çıkan “Adamın Abdalı Kaleci Olur” kitabını özellikle tüm futbol severlerin okumasını tavsiye ediyorum. Böylece bir kaleci gol yediği zaman yapacağımız eleştiriler daha hoş görülü olacaktır.

İyi okumalar

Künye:
Adı: Adamın Abdalı Kaleci Olur
Yayınevi: İletişim Yayınları / Futbol Dizisi
Yazar: Fatih Uraz
Baskı: 1.Baskı Aralık 2010, İstanbul
Editör: Ender Özkahraman

2 Haziran 2011 Perşembe

SHAQ Parkelere Veda Etti...

Bu sabah işe gitmek için evden çıkmadan önce son hazırlıklarımı yapıyordum. Bir taraftan televizyondaki spor haberlerine göz ucuyla bakarken çantamı da son bir defa kontrol ediyordum. Birden duyduğum haber ile irkildim. Beklenen bir gelişme olsa da kabullenemeyişin verdiği şaşkınlıkla haberi takip etmeye başladım. Basketbolun sevimli devi Shaquille O'Neal nam-ı diğer Shaq emeklilik kararı almıştı.

İşe giderken yol boyunca hep aynı soru zihnimi meşgul etti. Shaq’ı ne zaman tanımıştım?


Ortaokul yıllarına bir yolculuk ettim ve 1992 yıllına kadar geri gittim. Şuan yaşadığımız dünyadan farklı bir dünya vardı o zamanlar. İnternet daha ülkemizde yoktu, dünya da ise emekleme aşamasındaydı. İphone gibi elimizde taşıyabildiğimiz akıllı cep telefonlarını hayal bile edemezken, o tarihteki en gelişmiş teknoloji olan ve hali vakti iyi olanlar da bulunan araç telefonları araba aküsü büyüklüğündeydi. Çağrı cihazı dediğimiz cihaz ise yepyeni bir teknoloji idi.

Lafı şuraya getirmek istiyorum bilgiye ulaşmak bu günkü gibi kolay değildi. NBA maçları haftada bir kez verilirdi. Yanlış hatırlamıyorsam oda canlı olmazdı. NBA Action programını da hafta boyunca dört gözle beklerdik. Nasıl oluyordu bilmiyorum ama bu şartlar altında günümüzde olduğundan daha çok bilgiye ulaştığımızı düşünüyorum.

Shaq’ı daha kolejde oynarken biliyorduk. Yıldızı çok parlak bir basketbolcu olacağı konuşuluyordu. 1992 draft’ı ile başladığı NBA kariyerinin ilk sezonunda kendini gösterdi ve tahminleri doğru çıkardı. Saha dışında sevimliliği ile gönülleri fed eden Shaq, saha içinde ise rakiplerin korkulu rüyası olmaya başladı. Shaq’ın 2.16 metre boyunun yanında yapılı vücuduyla dikkat çekiyordu. Fakat daha da önemlisi bu fiziğe sahip birisi için fazlasıyla çevikti. Bir pivot oyuncusu olmasına rağmen guardlar kadar çevik olabiliyordu. NBA Live oyunu için kendinize bir pivot yaratsanız bundan iyisi olmazdı bence.(Serbest atışlar hariç)


NBA’e geldiğinde Karem Abdul-Jabbar emekli olalı 3 yıl olmuştu. Ligin belli başlı pivotları ise Hakem Alajuan (Houston Rockets), Pat Ewing (New York Knicks), David Robinson (San Antonio Spurs), Vladimir Divac (Los Angeles Lakers) dı. Daha ilk sezonunda bu isimlere kafa tutmaya başladı. Orlando Magic forması ile daha 3. sezonunda finale çıkmayı başardı. Ama dönemin en formda pivotu Hakem Alajuan’lı Houston Rockets’a boyun eğmek zorunda kaldı.

Ardından Los Angeles Lakers macerası başladı ve 8 sezon boyunca ligi domine etmeye başardı. Kobe Bryant ile oluşturdukları uyum ile (Saha dışında ara sıra kavga dövüş olsalar da) 3 sene üst üste şampiyonluk yaşadı. Ardından Miami Heat ile de bir şampiyonluk yaşayan sevimli dev’in kariyeri yaşının ilerlemesi ile birlikte düşüşe geçse de ilgi odağı olmayı hep başardı. Phoenix Suns, Cleveland Cavaliers ve en son Boston Celtics ile devam etti kariyerine.


Basketbol kariyeri dışında sinema, müzik ve eğlence sektörünün içinde de kendini gösterdi. Bir sene önce Orlando Magic’ten takım arkadaşı olan Anfernee "Penny" Hardaway ile birlikte oynadıkları Blue Chips (Mavi Nokta) filmini SineSpor köşesinde tanıtmıştım. Yazıya ulaşmak için buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca Shaq Diesel, Shaq Fu: Da Return, You Can't Stop the Reign, Respect, Shaquille O'Neal Presents His Superfriends, Vol. 1 (Unreleased) isimli rap albümleri bulunmaktadır.


Ve dün @SHAQ isimli twitter hesabından yayınladığı video ile emekliye ayrıldığını açıkladı. Yazının başında 19 yıl önceki dünya ile günümüz arasındaki fark Shaq’ın emeklilik kararını açıklama biçimiyle de gözler önüne seriliyor. Eskiden sporcular bu kararlarını vermek için bir odaya tüm basın mensuplarını doldurul ve onlarca kamera önünde ilan ederken şimdi bir el kamerası ve bir twitter hesabıyla anında dünyanın tümüne iletebiliyor.


Sonuç olarak bir devir kapandı dün itibariyle. Shaq’ın emekliliğiyle birlikte kendimi de emekli olmuş gibi hissettiğimi söyleyebilirim. Çocukluktan gençliğe geçiş dönemimizin idollerinden birinin aktif spor hayatına veda etmesi kendinizin de ne kadar yaşlandığınızı ortaya koyuyor. 39 yaş gibi sporcular için ileri bir yaşta bırakması ise kendi adıma durumu daha trajik kılıyor. Bende profesyonel sporcu olsam demek tecrübeli veya yaşlı sıfatlarını ismimin önüne alacağım demek oluyor. Oysaki basketbol sahasında top sektirirken kısacık boyuma bakmayarak kendimi bir basketbolcu olarak hayal ettiğim günler dünmüş gibi geliyordu bana.


Sevimli dev, parkeler seni hiç unutmayacak. Kırdığın potalar ise terk edildikleri hurdalıklarda kulağını çınlatmaya devam edecekler. Umarım sahalardan uzak olsan da gülen yüzünle bizlerden uzak kalmazsın…


Aşağıdaki videoda Shaq'ın ünlü spor muhabiri Ahmad Rashad ile yaptığı
röportaj bulunmakta.