16 Mart 2011 Çarşamba

Ezeli Rekabet, Ebedi Dostluk


Ve o büyük gün yaklaştı. Türk spor tarihinin en büyük rekabetidir, Galatasaray – Fenerbahçe rekabeti. Sadece yeşil sahalarla sınırlı değildir bu rekabet, tüm spor branşlarında devam etmektedir. Bu iki kulübü büyük yapan da esasında bu rekabettir. Fenerbahçesiz Galatasaray, Galatasaraysız Fenerbahçe düşünülemez. Diğerleri alınmasın ama onlar sadece araya girip katalizör olurlar.

Türk futbolu düşüşte olduğu apaçık ortada malumunuz. Peki bunda iki kulübünde futbol branşında yaşadığı başarısızlıkların katkısı yok mu? Tabii ki en büyük faktör budur. Şu an da Fenerbahçe bir yükselişte gözüküyor, Galatasaray ise tarihinin en kötü performansını sergiliyor. 2007 – 2008 sezonundan bu yana iki takım birlikte şampiyonluk yarışı içinde yer almıyorlar maalesef. Hatta 2005- 2006 sezonundan beri lig de domine olamıyorlar. En son 2005 – 2006 sezonunda üçüncü sıradaki takımla hatırı sayılır bir puan farkı yakalamışlardı.

Yine bu iki takımın düşüşü sırasında Bursaspor ilk şampiyonluğa ulaştı. Sivas ise iki sezon zirveyi zorladı. Anadolu devrimini küçümsemek olmaz ama bu yükselişte de iki takımın performans düşüklüğünün payı var. Şimdilik Anadolu kaplanları moral buldular ve psikolojik olarak bu iki takıma karşı pençelerini gösteriyorlar. Bu tablonun devam edip etmeyeceği ileride belli olacak. Ya her şey eskiye dönecek ve 3 takımlı lige kaldığımız yerden devam edeceğiz ya da her sene değişik şampiyonlar çıkaracağız. Bu konu apayrı bir yazıda yazılmalı.( Bir yazı konusu çıktı:)

Cuma gününe dönecek olursak özelikle Galatasaray için önemi düşük bir maç gibi duruyor. Ama bence Fenerbahçe için ne kadar önemli ise maç, Galatasaray için iki kat önemli. Birinci önemi TT Arenadaki ilk derbi maçı ve ilk Fener maçı. İkincisi bu maçı bir şekilde Galatasaray kazanırsa ezeli rakibi bu durumda bile yenmenin verdiği mutluluk yok olan özgüveni yerine getirir ve ligin geri kalanında performans artışı görebiliriz. Üçüncü olarak ise Adnan Polat koltuğundan edilip edilmemesi bu maçla belli olur. Eğer kazanırsa koltuğa yapışır. Kaybederse ve özelikle fark olursa pazartesiyi görmez belki de.

Fenerbahçe için üç senaryo var. Kazanır ve yıllarca sürecek bir onurla ilk maçı kazandıklarını anlatırlar. Hele birde fark olursa bir 6 – 0 geyiği daha ortaya çıkar. Beraberlik halinde ise pek bir değişiklik olmaz ve yollarına kaldıkları yerden devam ederler. Ama beklenenin dışında bir sonuç olur ve kaybederlerse ve bu bir sayının üstünde olursa işte o zaman iş değişir. Yakaladıkları seri biteceği gibi bu durumdaki Galatasaray’a yenilmeleri moral olarak taraftarı ve futbolcuları etkiler ve yükseliş duraklama veya düşüşle sonuçlanabilir.

Bu da bize şunu gösterir ki hangi şartlarda olursa olsun Galatasaray – Fenerbahçe maçları kritiktir. Tüm sezonu ilgilendirir ve ilgilendirecektir. Düşme hattı içinde oynasalar bile tüm ligi etkiler bu iki kulüp. Umarım Cuma günü zevkli ve göze hoş bir futbol oynanır ve kazanan yine Türk futbolu olur.
Herkese iyi seyirler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder