Dün yolum uzun zamandır gitmediğim Kozyatağına düştü. Ortaokul yıllarından yirmili yaşlarımın ortalarına kadar sıklıkla gittiğim bir mahalleydi. Sebebini sorarsanız iki cevabı var derim. Biri en yakın arkadaşlarımdan biri burada oturuyordu. İkincisi ise Bora Sürücü Kursu Eğitim Sahası.
Anadolu yakasının Bostancı, Suadiye, Kozyatağı semtlerine yakın oturan yaşıtlarım burasını neden benim için anlamlı olduğunu hemen anlamışlardır. Onlar içinde anlamı yüksek olduğuna eminim. Benimki gibi onlarında çocukluk hatıralarında bir yeri vardır az çok buranın.
Geçmişe gitmek istiyorum bu arazi parçası ile ilk tanıştığım yıllara. Mustafa Mihriban Boysan Ortaokulunda (şimdi İlköğretim ) öğrenci olduğum zamanlardı. Halı saha kültürü daha yeni yeni ülkemizde yer almaktaydı. Her moda olan şey gibi halı sahalarda arka arkaya açılıyordu. Okulumuza en yakın olan halı sahada tahmin ettiğiniz gibi bu arazinin içinde idi. Sıklıkla maç yapmaya buraya gidiyorduk. Futbol yeteneği biraz zayıf olan ben kaleci olmayı tercih ederek kendimi ilk bu sahada yerden yere atıyordum.
Bu arazi sürücü kursuna ait olup direksiyon eğitimi bu arazinin içindeki yollarda veriliyordu. Çok büyük bir arazi oluşu sebebiyle bolca boş yeşillik alan mevcuttu. Arazinin bir ucunda halı saha bulunurken tam ters uç da ise toprak saha mevcut idi. Bu toprak saha benimde ileride formasını giyeceğim Acarspor’un idman sahasıydı. Sonraları Kozyatağı İdman Yurdu da bu sahayı kullandı. Bu sahaya ait tek katlı bir yapıda yer alıyordu. İlerliyen yıllarda ışıklandırma da eklendi sahaya. Mahallenin tüm gençleri buradan yararlanırdı. Saha dolu ise yandaki çimlerde oyunlarını sürdürürlerdi. Bir süre sonra buradaki muhtemel temeli atılıp vazgeçilmiş bir yapının beton zeminine basketbol sahası da eklendi.
İşte o dönemki gençlerin sokak aralarında top oynamak yerine gidip güvenli bir şekilde oyun bilecekleri bir alandı burası. Bostancıda oturan biri olarak birçok arazinin yapılaşmasına ve oyun alanlarının daraldığına şahit oldum. Ve yolum bu araziye düşmeye başladı. Lise yıllarına kadar seyrek aralıklarla geldiğim bir yerdi. Toprak sahada yaptığım ilk maçta bu gün yürürken de dizimin sızlamasına neden olan sakatlık başıma gelmişti. Normal şartlarda artık çok hissetmediğim sakatlık bu gün gördüklerimle birlikte tozlu raflardan çıktı galiba.
Lise yıllarımda ise sınıf arkadaşım Erdem’in evinin bu arazinin karşısında olması ve onun sayesinde tanıştığım Acarspordaki idmanlarım sayesinde sıklıkla gitmeye başladım. Bir dönem için bir sürü anı barındırdı açıkçası. Hatırlıyorum aynı takımda oynarken Erdemle antrenman dışında gider o şutlarını bende kaleciliğimi geliştirmek için şut çekişirdik. Kulübü bıraktıktan sonra da halı sahaya yoğunlaşmıştık burada. Lise bittikten sonrada bu sahayla ilişkimiz azalmasına rağmen bitmedi birkaç ayda bir halı saha maçları yaptık. Aşağıdaki resimlerde bu yıllardan kalma.
(Bu maçı 22-2 yenmiştik :) )
İşte sonra ne mi oldu Erdem bu mahalleden taşındı ben askere gittim ve her şey değişmeye başladı. Birkaç yıldır süren söylentiler gerçekleşmeye başladı ve bu arazide inşaat başladı. İstanbullun tüm güzel arazilerinin başına geldiği gibi burası da inşaat sektörüne direnemedi. Şimdi altı ya da yedi binadan oluşan bir site yükseldi bu sahada. Halı saha ilk önce gitti(Şimdi manav duruyor halı sahanın yerinde). Toprak saha varlığını sürdürdü. En azından o duruyordu. Çocukluk yıllarımın hatıraları hala ordaydı.
Ama yok imar canavarı boş arazi atıl yer sevmiyor. İstanbullun göbeğinde böyle arazi boş durur mu ne kadar ayıp. Maalesef birkaç sene önce orası da Kozzy Alışveriş merkezi oldu. İşim mi düşmedi yâda yüreğim mi kaldırmadı gitmeyi buraya bilmiyorum bu güne kadar hiç gitmedim buraya.
İşte bu gün çocukluğum ve ilk gençliğim hatıralarıyla dolu yerdeydim. Birden anılar geçti gözümden. Yaş gelmedi değil açıkçası. Rocky 6 da(Rocky Balboa) Slvester Stallone’in bir repliği aklıma geldi hemen. Mahkeme salonundaki sahnesinde şöyle diyordu: “Yaşım ilerledikçe arkamda daha çok şey bırakıyorum.” Evet, bende içimden bu sözleri söyledim. Ne çok şeyi arkamızda bırakıyorum. Ama buradaki esas sorun benim hatıralarım değil o mahalledeki hatta o sitedeki çocukların geleceği. Artık beton yığınları içinde nefes alacakları yerler kalmadı. Topu nu alıp gideceği bir yok artık.
Bora eğitim sahası gibi araziler artık yok denecek kadar az. Belki kaliteli bir tesisi tercih ederim diyeceksiniz ama bence özgürce koşup terleyecekleri bir yeşillik alan en modern tesislere bedel özellikle çocuklar için. Ünlü şair Sunay Akın’ın her konuşmasında belirttiği “Hissi senetler” dir bizi geleceğe taşıyacak olan. İşte geleceğin çocukların hissi senetlerden uzaklaşıp hisse senetlerine doğru gitmelerini gönlüm elvermiyor. Sokağa çıkan çocuk hayatı her yönüyle öğrenir, sosyalleşir, kavga eder ama dostluğu da öğrenir beraber dayak yediği arkadaşıyla. Güvenlik kisvesi altında büyütülen gençler sizce tedirgin ve güvensizlik içinde nasıl yaşayacaklar. Oyun alanları daraltırmış çocuklar nasıl sokaklara inebilecekler. Hayat sokakta öğrenilir, sekiz katlı betonarme binalarda değil.
İşte bu gün dizimin sızlamasının sebebi buydu. İçine girdiğim ve tüylerimin ürperdiği alışveriş merkezinin temellerinde birçok anılarım gömülüydü. Birçok güzel anı vardı bu temellerde. Futbol oynayan birçok gencin terleri bu toprak parçasını ıslatmıştı. Artık hiç biri yok....
İnternetten bulduğum nostaljik fotoğraflar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder