24 Mayıs 2011 Salı

2010 - 2011 Sezon Özeti

2010–2011 Spor Toto Süper Ligi Fenerbahçe’nin şampiyonluğuyla sona erdi. Son hafta maçlarının son dakikasına kadar süren yarışta ikinci Trabzonspor olurken, geçen sezonun şampiyonu Bursaspor üçüncü sırada yer aldı. Türkiye Kupasını kazanan Beşiktaş beşincilikle yetinirken, sezonun hayal kırıklığı yaratan takımı Galatasaray son haftalarda aldığı galibiyetlerle sekizinci sırada sezonu kapadı.

Bu sezon için yazacağım yazı öncesi geçen sezon bitiminde yazdığım “Çekirge Kaç Kere Sıçrar…” başlıklı yazıma göz gezdirdim. Bazı tespitlerimin bu sene de değişmediğini gördüm. Demişiz ki son üç senedir üç büyüklerden sadece biri şampiyonluk yarışına katılıyor. Bu sene de değişmedi ve dördüncü sezon oldu. Yani Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray dört sezondur kendi aralarında şampiyonluk yarışına giremiyorlar. Şampiyonluk için Anadolu kulüpleriyle yarışıyorlar.

2007 – 2008 Galatasaray – Sivasspor
2008 – 2009 Beşiktaş – Sivasspor
2009 – 2010 Bursaspor – Fenerbahçe
2010 – 2011 Fenerbahçe – Trabzonspor

Geçen seneki yazıda tespit ettiğim devamlılık konusunu Fenerbahçe iki sene üst üste şampiyonluk yarışını sürdürerek değiştirmiş oldu. Geri kalan iki takım ise isimlerine ve klâslarına yakışmayan bir sezon geçirdi.

Özelikle Galatasaray tarihinin en kötü sezonlarında birini geçirdi ve 3 teknik direktör değiştirerek tarihe geçti. Sezona Frank Rijkaard ile başlayan Galatasaray sırasıyla George Hagi ve Bülent Ünder’i teknik direktörlük görevine getirdi. Ocak ayında yeni stadına geçen Galatasaray maalesef açılışta yaşanan olaylar nedeniyle yönetim katında da sorunlar yaşanmaya başladı. Bunların üstüne Mart ayındaki mali kongrede yönetim idari açıdan ibra edilmeyince yönetim değişikliğine gidildi.

Beşiktaş’ta ise sezon şaşalı transferler ile başladı. Özelikle Bernd Schuster’in teknik direktörlüğe getirilmesi ve Ricardo Quaresma transferi derken Beşiktaş tarihinin en fazla ses getiren transferlerine imza atmış oldu. Fakat sezon başlayıp lig ilerledikçe takımdaki uyumsuzluk nedeniyle istenen başarı bir tür gelmedi ve Bern Schuster’in istifasıyla teknik direktörlüğe Tayfur Havutçu getirildi. Bu kan değişikliği lig de etkili olmasa da Beşiktaş’ın Türkiye Kupasını kazanmasına vesile oldu.

Son şampiyon Bursaspor ise geçen seneki performansından uzak bir performans göndermesine karşın üçüncü olarak Avrupa Ligi’ne katılmaya hak kazandı. Sezon ortasında takımıyla ayrılığın eşiğine gelen Ertuğrul Sağlam 3 yıllık kontrata imza atarak krizi bitirmiş oldu. Beşiktaş ile oynanan ilk maçta çıkan olaylar yüzünden gerilen ilişkiler sezonun ikinci yarısındaki maçın oynanamamasına neden oldu. Bursa da çıkan olaylar yüzünden takımlar stada gelmeden maç iptal edildi ve Bursaspor mağlup ilan edildi.

Ligi İkinci sırada bitiren Trabzonspor ise sezonun ilk yarısına fırtına gibi girdi. Şenol Güneş yönetiminde göze hoş gelen bir futbol oynayan bordo mavililer ligin ilk yarısını ikinci Bursaspor’un 5, Fenerbahçe’nin 9 puan önünde lider bitirdi. Göstergeler Trabzon’un bu sene açık ara şampiyon olacağını gösterirken sezonun ikinci yarısı beklenenin tersi ardı ardına gelen puan kayıplarıyla avantajını kaybetti ve puan farkı eridi. İlerleyen haftalarda toparlanan takım genelde bir olsun bizim olsun zihniyeti futboluyla şampiyonluğu kovaladı. Eskişehir maçında aldığı beraberlikle ikinci sıraya düşen Trabzon son maçta Fener’in olası puan kaybını bekledi ama beklenen olmadı.


Şampiyona gelecek olursak geçen sezon son maçta kaçan şampiyonluğun şokuyla başladılar bu sezona. Daum’un yerine göreve gelen Aykut Kocaman takımda geniş çaplı değişikler yapmak istedi. Özelikle hızlı ve zevkli futbolu Fenerbahçe’ye getirmek için oyun sisteminde de değişikliğe giden Kocaman öncelikli hedefi Alex’in olmadığı bir takımdı. Fakat bu girişimi sezon başında alınan kötü sonuçlar ve Avrupa defterini çok erken kapatmaları sebebiyle rafa kalktı. Türkiye Kupasından da elenen Fener zor günlere doğru ilerlerken belki de imdada devre arası yetişti. Ve bilinen hikaye başladı ikinci yarı oynanan 17 maçta 16 galibiyet bir beraberlik aldı ve mutlu sona ulaştı.


Futbol kalitesi düşük, heyecanı yüksek bir ligi geride bıraktık. Avrupa da Beşiktaş dışında Mart ayını gören takımımız olmadı. Milli takımın 2012 Avrupa Şampiyonası elemelerine iyi bir başlangıç yapmasına rağmen Almanya ve özellikle Azerbaycan yenilgileriyle hedefinden uzaklaşmış oldu. 3 Haziran günü oynanacak Belçika maçı 2012 yolunda önemli bir adım olacak. Yani yine işi zora soktuk. Futbol olarak maalesef pek ileri gidemedik bu sene de.

Sonuç olarak müthiş geri dönüşü için Fenerbahçe’yi, bu şampiyonluktaki büyük payları için Aykut Kocaman ve Alex de Souza’yı tebrik ederim. Trabzonspor’u ve Şenoş Güneş’i de verdikleri mücadele için ayrıca tebrik ederim. Belki şampiyon olamadılar ama şampiyon kadar hak ettiler bu şampiyonluğu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder