11 Ağustos 2011 Perşembe

Boğaların Ülkesinde Bir Aslan

Bir senedir süre giden tartışmalar en sonunda sona erdi ve Arda yuvadan ayrılıp Atletico Madridli oldu. Galatasaray alt yapısında başladığı futbolculuk kariyeri bu sezon Avrupa’nın en iyi liglerinden biri olan La Liga da devam edecek. Tabii gidecek mi kalacak mı tartışması biterken yep yeni bir tartışma konusu ortaya çıktı. Başarılı olacak mı, olamayacak mı?

Bu sorunun cevabını bu günden vermek çok da doğru olamaz. Medya dan aldığım bilgilere göre kafasında kariyer planını yapmış durumda Arda. Atletico Madrid’ i bir basamak olarak gördüğü ve buradan Barcelona veya Madrid’e transfer olmak istediği konuşulmakta. Türkiye de kalması durumunda hiçbir zaman hedeflerine ulaşamayacağını belirtmiş yıldız futbolcu. Bu kısım gerçekten doğru. “Edirne’ den sonra…” ile başlayan deyim “Süper Ligi kim tanır?” ile tamamlana bilir.

Sonuçta Avrupa’nın beli başlı ligleri diğer ülkelerde de seyrediliyor. Bizim ligimiz gibi ligler yurt dışında her hangi bir televizyon kanalından izlendiğini duymadım. (Almanya gibi ülkelerde yaşayan gurbetçiler dışında) Mesut ve Nuri gibi Bundesliga da oynayan oyuncular bu konuda ülkemizdekilerden şanslı. Avrupa da birçok televizyon onların maçlarını veriyor. O maçları seyreden teknik ekipler, yöneticiler ve taraftarlar bu futbolcuları tanıyorlar. Arda’ya gelirsek bu sene Milli maçlar dışında ülke dışına çıkamayacak. Kendini gösterecek fırsatı olmayacak bile.


Arda bence kararını doğru verdi ama duygusal nedenler yüzünden gecikti. Galatasaraylılığından bir dakika bile şüphe duymamaktayım. Özellikle Fatih Terim’in Galatasaray’ın başına gelmesi ile takımda kalmayı düşündü. Ama bir yerlerde hayalleri onu rahatsız ediyordu. Sadece hayalleri mi? Hayır tabii ki onu bu ülkeden soğutan insanlarda oldu. Sevgilisi ile olan ilişkisinin en mahrem yerlerine kadar giren “Kasık Bilimciler” (Ali Ece bu adamlara “Kasık Bilimciler” demekte) Arda’yı defalarca çileden çıkardı maalesef. Adnan Polat’ın başkanlığı döneminde takıma idol yaratma, yeni Metin Oktay oluşturma çabasının da kurbanı oldu tabii. Çok genç yaşta henüz takımın sorumluluğunu alamayacakken kaptanlık verildi. Sahada özgürce oynamak dururken koca bir camia’nın sorumluluğu üstüne bindi. Arda’yı bir 66 numara ile birde 10 numaralı formayla izleyin aradaki farkı göreceksiniz. Çok büyük fark var arada.


Şimdi hayatında yep yeni bir beyaz bir sayfa açmakta. Madrid’e futbolu tekrar oynamak üzere gidecek. Umarım başarılı olur ve beş altı sene sonra tecrübeli bir futbolcu olarak gelip Galatasaray kaptanlığını geri alıp kendine en çok yakışan forma ile futbolculuk kariyerine son verir. Yolun açık olsun 66 numara….



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder