29 Eylül 2010 Çarşamba

Plansızlık (2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası)


Ülkemiz son 10 yıldır hayallerimizi süsleyen birçok organizasyona imza attı. Bir zamanlar yapılamaz gözüken, bize laik bulunmaz dediğimiz kalburüstü birçok organizasyona ev sahipliği yaptık. Bunların çoğunda da başarılı olduk. Türkiye’nin tanıtımına büyük katkıda bulunduğu kesin bu organizasyonların.

Yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz FİBA Dünya Basketbol şampiyonası bunlardan biri. Şimdi aklıma gelenleri saymak gerekirse 1999 Avrupa Yüzme Şampiyonasından başlamak gerekir. Onun arkasından 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası, 2005 UEFA Şampiyonlar Ligi Final maçı, 2009 UEFA Kupası Final maçı, Formula 1 ve Moto GP İstanbul yarışlarını düzenledik.


Çok azımızın haberi olmuştur (benim de bu sabah haberim oldu.) 2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası ülkemizde gerçekleştirilecek. Atletizm adına gerçekten güzel bir haber olarak gözüküyor. Ülkemizde böyle bir organizasyonun gerçekleşmesi atletizmin ülkemizde gelişmesi adına sevindirici bir haber olarak gözüküyor. Son zamanlarda bayanlarda yakalanan başarıların da verdiği olumlu havayla, bu spora olan ilginin artması kaçınılmaz olur.


Fakat bu sabah okuduğum haberler bende karamsar bir havaya kapılmama sebep oldu. Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) inceleme heyetinden Prof. Dr. Helmut Digel, organizasyona 18 ay kala ortada henüz bir tesisin olmamasının endişe verdiğini belirtmiş. Ayrıca 2007 de bu şampiyonanın Türkiye’ ye verildiğini belirten Digel, 3 yıldır hiçbir hazırlığı yapılmadığını da söylemiş.

İşte burada bir sorun var. Organizasyonları alabilmek büyük başarı, fakat alt yapı eksikliğini tamamlamadan bu tip organizasyonlara aday olmak âdetimiz olmuş. Dünya Basketbol Şampiyonasında buna benzer bir durum olmuştu. Zaten son yaşanan sıkıntıyla Dünya Basketbol Şampiyonası arasında bağlantıda var. İş yerime çok yakın olduğundan Sinan Erdem Spor Salonun son dakikada nasıl şampiyonaya yetiştirildiğine şahit oldum.

Atletizm Federasyonu bu salonu 2012 de kullanmak istemiş fakat günü kurtarmayı sevdiğimizden dolayı Basketbol şampiyonası için alelacele hazırlanınca, Atletizm Şampiyonasına yeterliliği yitirilmiş salonun.

Şimdi 18 ay gibi bir sürede sıfırdan yepyeni bir salon inşa edilmesi gerekiyor. Bunun nasıl yapılacağı nasıl yetişeceği soru işareti. Federasyon başkanı Mehmet Terzi başarısız olduklarını ifade etmiş. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül de Basketbol Şampiyonasına yetiştirdiğimiz gibi bu organizasyonu da yetiştiririz demiş.

Sorun yetiştirip yetiştirememek değil. Plansızlık! Belki biz çok fazla ilgi göstermiyoruz ama dünya da atletizme ilgi çok büyük. Çıkan şu haberler şu anda birçok kişinin kafasında olumsuz düşünceler yarattı. Bir organizasyona aday olmak her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. A’ dan Z’ ye tüm detayların gözden geçirilmesi ve birçoğunun hazır olması gerekir. Özellikler organizasyonun yapılacağı tesisin hazır olması.

Şu anda tesis yok ortada. 12 ay içinde Sinan Erdem Spor Salonunun yanına bir Salon daha inşa edileceği belirtiliyor. Tabi her zamanki gibi yine plansızlık kendini gösteriyor. On bir yıl önce düzenlenen Avrupa Yüzme Şampiyonası için yapılan tesis yıkılacak yerine yeni salon yapılacakmış. Peki, kim garanti edecek bu kadar maliyet harcanarak yapılacak olan salonun on bir sene sonra başka bir plansızlık yüzünden yıkılmayacağını.

Bu problemleri nedense bizim gibi doğu kültürünün hâkim olduğu ülkelerde yaşanıyor. Son olarak Güney Kore benzer sıkıntıyı Formula 1 Seul Grand Prix’i için yaşıyor. Çin’de de benzer sorunlar Olimpiyatlar öncesi yaşanmıştı. Plansız, geleceği görememek ya da görmek istememek, günü kurtarmak içimize işlemiş. Yapılan yatırımlarda günü kurtarıyor ama ilerisine bir ışık tutmuyor.

Tıpkı şimdi yıkılacak olan yüzme havuzları gibi. On bir sene içinde bu havuzdan bir tane bile uluslar arası sporcu çıkardık mı? Başka bir şampiyona düzenleyebildik mi? Benim bildiğim duyduğum kadarıyla hayır. Maalesef yapılacak olan salonun da kaderinin aynı olacak. Organizasyon bittikten sonra unutulup gidecek. Atletizm adına bir ilerleme olacağını düşünmüyorum. Çünkü kafaca hazır değiliz. Tesisler yetişir bir şekilde. Ama kafalarımız değişmedikçe nice tesisler yaparız ve yıkarız. Üç gün alkışlarız dördüncü gün unuturuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder